Universum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Universum

Rol oyunu yeniden yazılıyor.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Oceana

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Oceana
Vampir
Vampir
Oceana


Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 06/06/09
Yaş : 33
En Belirgin Özellikleri : Asi & cesur
Rp Sevgilisi : aranıyor. cinsiyet ayrımı yok

Oceana Empty
MesajKonu: Oceana   Oceana Icon_minitimeC.tesi Haz. 06, 2009 10:44 pm

Karakterin;;
İsmi: Oceana
Soyismi:Hatırlamıyor
Yaşı:24
Irkı:Vampğir (Saf)
Karakter Özellikleri:Oldukça meraklı birisidir. Çoğu şeyi takmayan vurdumduymaz bir yapısı vardır. Deli cesareti denilen şeye sahiptir. Hiç bir şeyden çekinmez. Patavatsızlık derecesinde açık sözlüdür. Duygularını belli etmez. Çoğu kişi onu duygusuz biri sanır. Herkese karşı soğuktur. bir tek ikizi Raistlin'e karşı böyle değildir. Onu her şeyden daha çok sever, kıskanır. Ona gelecek en ufak bir tehlikede bile ölümü göze alıp intikamını alır. Kindar birisidir. Sessiz ve içten pazarlıklıdır. Oldukça zeki olmasına rağmen bunu fazla kullanmaz. İyi bir avcıdır ve avını çoğunlukla direkt öldürür. Onlarla oynamaktan hoşlanmaz. Oldukça olgundur. Yeri geldiğinde eğlenmeyi bilse de çoğunlukla bir köşede sessizce düşünen bir asosyal gibidir. Oldukça ters birisidir. Yeni tanıdığı birine asla güvenmez. Zaman içinde güven duyabilir.
Örnek Rol Oyunu:


Tüm gece rahat yatağında dönüp durmuştu. Yıllar sonra Liz'i bulmuş ve bir kaç gün sonra ona büyük bir süprizi olduğunu söylemişti. İçi içini yiyordu. Bir türlü ona karşı yapılacak olan o mükemmel sürprizi bilemiyordu. Aklında binbir tane saçma düşünce vardı. Eski dostlarını görebileceği aklına geliyordu. Belki de sadece onlarda değildi. Albert Manson... Güçlü omuzlu, sert bakışlı mükemmel varlık. Onu mu getirmişti acaba? Ama Albert ve Liz... Birbirlerini tanıyor dahi olamazlardı. Albert'a her zaman hayran olmuştu. Büyük aptallıklarla kaybetmiş olduğu ilahıyla buluşabilmeyi o kadar çok istiyordu ki... Tıp bölümü kızlarının tamamına yakınının aşık olduğu çocukla yıllar sonra tekrar karşılaşmak... Onun olanla tekrar vakit geçirmek. Belki tekrardan belini sarması Albert'ın. Saatlerce gözüne uyku girmemişti. Gözünün altına yerleşmiş olan mor halkalar daha da belirginleşecekti. Evin içinde yürüdü, pencereleri açtı ama nafile... Albert'ı düşünmek onu delirtecekti. Yıllar boyunca aklından çıakrtamamıştı onu zaten. birde Liz'in bu esrarlı düşünceleri... Kafayı yemek üzereyken en sonunda derin düşünceler içinde uyuyakalmıştı.

Sabahın ilk ışıkları gözünü aldığı zaman çalan telefonunun sesiyle uyandı. Liz çoktan hazırlanmış ve yola koyulmuştu. Kesinlikle muhteşem bir güzellikle karşısında duracağını biliyordu. Onu kıskanmamayı çok isterdi ki... Hep korkmuştu onun güzelliğinden. Oda bir kadındı ve kadınlar hep birbirlerini ıskanırlardı. Onu öldürmeyi düşünmüştü çoğu kez. ama bir kere yakın arkadaşını kaybetmişti Brendy. Bir kere daha asla. Hele ki kendi elleriyle asla ölümünü hazırlayamazdı Liz'in. Bir an aklındaki saçma düşünceler yine beynini doldurdu. Liz ile Albert belki de birbirlerini tanıyorlardı. Belki de hepsi Brendy'ye acı çektirmek içindi. Tüm gece aklında dolaşan düşüncelerin hepsi bir hayaldi... En kötüsü ise belki de hiç bir yerde Albert hiç bir zaman olmayacaktı. Ölmüştü. Belki de yakalanmıştı. Veya evlenmiş ve herşeyi bir kenara bırakarak geçmişi nutmuştu. Kafasının içinde hiç bir zaman birbirine değmeyen tilki kuyrukları şimdi düğüm olmuştu. Gardrobunun başına geçtiğinde elleri titriyordu. Ne giyeceğini bilmiyordu bile. Biraz özenli giyinmek ve azda olsa Liz kadar güzel olabilmek istedi. İlk defa böyle hazırlanıyordu. Crius ile beraber olması Albert'a karşı olan hislerini hiç değiştirmemişti. Her gittiği yerde onu aramıştı. Cafede, yollarda, barda... her yerde onu düşünerek geçirmişti zamanını. Belki bir gün karşısına çıkar umuduyla yaşamıştı hep. Evet, Crius içinde deli oluyordu ama Albert'a aşık olduğu kadar kimseye aşık olmamş, olamamıştı. Eh zaten olamayacaktı da.

Dar koyu renk kotunu ve üzerine de dark siyah askılı t-shirtünü geçirdi. Boynunu geçip göğüslerinin arasından içeri giren kolyesinide bileklikleriyle beraber taktığında ise hazırdı. Mutfaktan bir kaç şey atıştırdı ve çantasını kluna taktı. Ayağına geçirdiği asker botları ile çok seksi olduğu söylenemezdi. Ama Brendy zaten hiç bir zaman seksi olmamıştı ki. O hep rahat küçük kızdı. Omzuna attığı çantasını her zamanki gibi çıkmadan kontrol etti. Sigarası, çakmağı, matarası ve motorunun anahtarı... İhtiyacı olan her şey yanındaydı. Merdivenlerden koşarcasına inerek motoruna atladı. Kaskını takmadığı için uçuşan saçları yüzünü yalarken aklındaki tüm düşünceler yerni motorunun üzerindeki özgürlüğüne bırakmıştı.

Los Angeles'taki büyük Disneyland'a geldiğinde ise herşey bir film şeridine dönüştü. Kalabalıklar arasındaki karizmatik küçük Albert ve dondurma sevmeyen minik Brendy... Ne kadar da küçüklerdi o zaman... Hülyalı gözlerle büyük eğlence yerine bakıyordu. O sırada ne olup bittiğini farkında bile değildi çoktan hayal alemine dalmıştı bile. Dalgın bir şekilde kapıdan içeriye adımını attı. Herkes eğleniyor gibiydi. Ama içlerinde kopan fırtınaları anlamak imkansız değildi. Tam tersine çokta kolaydı. Etrafına bakındı. Kimseyi göremiyordu. Büyük bir telaş kaplamıştı içini. Liz ona oyun oynamış olabilir miydi? FBI ajanıyken katil olması hikayesi gerçek değil miydi yoksa? Bir yerlere saklanmış ajan olabilirdi pekala... Ama tam o sırada gözleri biri tarafından kapandı ve etrafı muhteşem bir parfüm kokusu aldı. Kalbi deli gibi atıyordu ama nefes almayı çoktan unutmuştu bile. Kulağına gelen kalın, melodik sesin sahibini tanımıştı. O parfümü ve o melodik sesi nerede duysa tanırdı.

"Bil bakalım, 'ben kimim?' "

Albert Manson! Elleriyle gözünü kapatan elleri tuttu yavaşça ve indirdi. Arkasına döndüğünde muhteşem iki tane gözle karşı karşıya kalmıştı. Kalbinin ritmine hakim olamıyordu. Ne yapmasını kestiremeden gözlerinin içine bakarak cevabını verdi ona. "Albert Manson... Benim Albert'ım" sesinin titrememiş olmasından korkarak söylemişti bunları. En ufak bir zaafını dahi belli etmemeliydi. Daha önce zaaflarını saklamada hiç bu kadar zorlanmamıştı. Ona sarılmak mı yoksa yılların acısnı mı çıkartması gerektiğini kestiremiyordu. En sonunda kararını vererek kollarını iki yana açtı ve ona sarıldı. Hafif terle karışık o muazzam güzellikteki parfüm ve Albert'a has ölümün kokusu doldu burnuna. "Seni özledim." dedi fısıldayarak. İçinden gelen duygularına hakim olamıyordu bir türlü. Haykırmak ve onu bıraktığı için pişman olduğunu söylemek itiyordu. Herkesin içinde özür dilemek... Ama bir yandan da Mel'in hesabını sormak. Hem büyük bir suçluydu hemde büyük bir mağdur. Arkadaşlık ve aşk arasındaki seçimde hata yapmıştı. Ölen arkadaşlığı seçip yaşayan aşkı terk etmişti. Aslında o büyük mağdurdan çok büyük suçluydu. Yıllar boyu kendinden nefret etmişti ve o an merhemi tam karşısındaydı. Yine belini sarıyor ve yine ona aynı bakışlarla bakıyordu. Aynı rüyalarındaki gibi... Liz ona gerçekten büyük bir sürpriz yapmıştı. Onun Albert'ı tanıyacak olduğu düşüncesini nasıl olmuştu da aklından uzaklaştırmıştı ki? İşte tanıyordu ve onu bu yüzden buraya getirmişti. Ayakları yere değmiyordu. Ona sarılırken kanatlanıp uçacak gibi hissediyordu kendisini. Crius Jerome mi? O an aklına bile gelmemişti...

(Başka bir sitede yaptığım RP. bkz.Brenda Madeline Leatherface*övünç*)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jagger
Kurtadam
Kurtadam
Jagger


Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 03/06/09
Yaş : 28
Mücadele Tarafı : Kurtadamlar
En Belirgin Özellikleri : Sakinliği ve sessizliği.

Oceana Empty
MesajKonu: Geri: Oceana   Oceana Icon_minitimePaz Haz. 07, 2009 12:35 pm

Onaylandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Oceana
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Universum :: Yeni Bir Dünya :: Rp'ye Giriş :: Karakter Yaratma, Alımlar-
Buraya geçin: