Universum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Universum

Rol oyunu yeniden yazılıyor.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Çekim.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Romana
Necromencer
Necromencer
Romana


Mesaj Sayısı : 186
Kayıt tarihi : 05/06/09

Çekim. Empty
MesajKonu: Çekim.   Çekim. Icon_minitimePtsi Haz. 08, 2009 12:27 pm

~ Albert, Romana.
~ Hayatını Kuzey Yakası gibi bir yerde geçirmiş olan birisi için bile oldukça soğuk hava ve gece ancak bir vampirin düzgün bir görüş sağlayacağı kadar karanlık.
"Gökyüzünden bile göremiyorum yıldızları, bu gece."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Romana
Necromencer
Necromencer
Romana


Mesaj Sayısı : 186
Kayıt tarihi : 05/06/09

Çekim. Empty
MesajKonu: Geri: Çekim.   Çekim. Icon_minitimePtsi Haz. 08, 2009 1:36 pm

‘ Hafif ama latif bir koku bu, ben ölürken etrafı saran. Nefes almak bile vücudumu yüzlerce ok gibi delerken bu koku dindiriyor tüm acımı. Bedenim yanarken donuyor aslında içim, hiç değilse ölürken huzur bulacağımı düşünmüştüm ben. Soğuk beni donduramaz, ateş beni yakamaz sanmıştım, oysa şimdi soğuk yakıyor tenimi ve bedenimde harlayan ateş donduruyor içimi. ‘

Jeremy`nin son düşünceleri böyle yankılanıyordu zihninde, güneşi engelleyerek üzerine süzülen oklar gibi yakıyordu hepsi canını, birer birer. O daha yedi yaşında iken dokuz yüz yıllık varlığı ile kendisine bağlanan Jeremy`nin ani yok oluşu, okyanusu izleyen engin bir su birikintisi gibi hissetmesine neden olmuştu daha şimdiden. Peki nereye kadar engindi Romana? Hayatı boyunca hiç tek başına olmamış, yedi yaşında özlememecisine kopmuştu ailesinden. Tek hatırlayabildiği, Nekromensır olduğunu ilk fark eden büyükbabasının, korkuyla dolan gözleriydi. Onlara göre bu bir yetenek değildi, lanetin daniskasıydı. Küçük kızları doğuştan bir zombi kraliçesi olmuşken ve onlar bunun bilincindeyken dayanamamıştı Romana o bakışlara daha fazla. Geçmişi ve soğuk hava, zihnini berraklaştırır gibi olduğunda kendini hazır hissederek içindeki gücü serbest bıraktı. Bir kelebek yeterli olgunluğa eriştiğinde kozasını nasıl kanatlarıyla deliyorsa, güç, Romana`nın aurasını aynı hevesle deldi. Bedeni enlemesine yarılıyormuş gibi hissetti bir an ve gücü üzerinden geçtiği akımı tanıya tanıya, Jeremy`i ararken gücünün etkisiyle oluşan rüzgar toprak ve çalıları kaldırdı havaya. Güç kısa sürede esnek bir yay gibi bir ileri çekilip, bir de geri dönmeye başladı. Bir balıkçının ağını okyanusa daldırışı gibi Romana da ormana doğru onlarca kez fırlattı gücünü. Defalarca toprağın altında sıkışıp kalmış ölü bedenlere rastladı, aralarında üç yüz yılı aşkın olanlar bile vardı fakat Romana aradığı şeyin tam olarak nasıl bir şey olduğunu bildiğinden ve gücünü de buna göre hareket ettirdiğinden en ufak bir tereddüt yaşamadı. Bir vampiri hissetmek çok farklıydı. Bedenleri ölü olurdu oysaki geceleri bedenlerinin en derinini kapsayan o boşluk, bir ruh ile dolu olurdu. Varlığı bile bir Nekromensır`a acı verirdi o ruhun. Bir insan öldüğünde ise ruh, ölüm anıyla yeryüzünden silinirdi. Bir ruhu beden içinde şişelemek bir zombinin çürümesini durdururdu ve ona irade verirdi. Romana, hayatında bir kez, sadece bir kez, Jeremy`nin de gücünden faydalanarak yapmıştı bunu. O an, unutamayacağı kadar mükemmel, hatırlayamayacağı kadar da ilkti onun için.

Jeremy zamanında hikayeler anlatmıştı Romana`ya. Sırf, vampirlerin varlığını tehdit ettiği için, yaşlı olanlar tarafından öldürülen Nekromensırları, onların güçleri ile yapabildiklerinden bir vampire neler kazandırdıklarına kadar her şeyi. Tabi, zamanında soykırım o kadar acımasız ve büyük olmuştu ki, o günden bu güne Nekromensır soyları karışmış ve ortaya ölü bir insandan fazlasını diriltemeyen, vududan ileriye gidemeyen Nekromensırlar çıkmıştı. Oysa Romana`nın ailesi soykırımdan kurtulan nadir ailelerden olmuş, ailesinde güç, soykırımdan sonra on üçüncü kuşakta ortaya çıkmıştı. Yani Romana`da. “Lanet olsun.” diye haykırdı kendisini olataya takılan bir balık kadar aptal ve ihanete uğramış hissederken. Kendi gücünün çekimine kapılır gibi oldu bir an. Halatın ucundaki bir yükü, incecik kollarıyla çekmeye çalışan, minik bir çocuk gibi, geldiği yere, içine çekmeye çalıştı gücü ama bir duvarı çekmeye benziyordu bu. Hemen, yardımcı bir kol gibi içinde yeni bir akım oluştu ve bir birleşmenin ortasındaymış gibi mahrem bir duygu hissetti Romana. Gücü, başka bir güç bulmuştu. İki tane hayvan yan yana geldiğinde ve birbirlerine yaslandıklarında postlarını oluşturan uzun ve kabarık tüyler nasıl iç içe geçiyorsa, aynen öyle iç içe geçmişti güçler ve ne karşı taraf müdahale edebildi, ne de Romana duygunun verdiği o tanıdık histen kurtulup, bağı daha oluşmadan parçalayabildi. Kendisini ayağa –farkına varmadan dizlerinin üzerine kapaklanmıştı- kalkabilecek kadar iyi hissettiğinde yürüyebileceğini sanmıyordu ama umursamadan koşmaya başladı. Jeremy ona bunu öğretmişti. ‘Yürüyemeyecek kadar kötü hissediyorsan, o zaman koşmaya başla. ‘ Şimdi bile sesi zihninin loblarında yankılanıyordu.

Güç, gündüz vakti yoluna ışık tutan güneş gibiydi. Hangi tarafa döneceğini, ne kadar hızlı koşması gerektiğini, nereye bakması gerektiğini biliyordu ama nereye gittiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Sadece beklentiler vardı. Jeremy ölmemiş olabilirdi, dahası Romana ona koşuyor olduğuna o denli inanıyordu ki, uzun zamandır koşuyor olmasına rağmen, Jeremy`nin gücü bedenine sızmış gibi hissetti. Çünkü gündüz bedenini Jeremy ile paylaşırdı. Koşmaktan yorulduysa zihninde geriye çekilip kontrolü Jeremy`e bırakırdı ki daha uzun süre koşabilsin. Yani Romana, gerçek anlamda hiç yalnız olmamıştı. Jeremy ona her şeyden daha fazla yakın olmuştu. Damarlarında akan kandan daha hızlı yetişmişti yardımına, şimdi ise onun tekrar –ve bu kez gerçek anlamda- ölmüş olabileceği düşüncesi onu yaşarken bile öldürüyordu. Öyle ki, bu düşünce o kadar kabul edilemezdi ki, adımları yavaşlarken, başka birisini gördü karşısında. Yaptığı şey yüzünden ani bir pişmanlık yüzeye çıktı benliğinde. Kaplanın kafesini kendi elleriyle açmış, kendini de çıkış yoluna koymuştu. Kurumuş dudakları, birden iradesine bağlı olmadan hareket etti. “Sen kimsin?” Sanki işaret verilmiş gibi, karşısındaki vampirin de dudakları oynadı. Romana kontrolü eline aldı çünkü dalgınlığı, Albert`ın -adını da biliyordu tabi- kendi ağzından konuşabilmesine neden olmuştu. “Albert, sanırım ben bir hata yaptım.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Çekim.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Universum :: Sherwood Ormanı :: Kuzey Yakası :: Zòrath Çavlanı-
Buraya geçin: