Universum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Universum

Rol oyunu yeniden yazılıyor.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 N Y K S .

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Nyks
Aswang
Aswang
Nyks


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 09/06/09
Yaş : 31
Mücadele Tarafı : Kendi tarafı.
En Belirgin Özellikleri : Erkeksi, yalnız, çıkarcı.
Rp Sevgilisi : "Bağlılık ona göre değil."

N Y K S . Empty
MesajKonu: N Y K S .   N Y K S . Icon_minitimeSalı Haz. 09, 2009 11:56 am

İsmi: Nyks
Soyismi: Xiāo
Yaşı: 22
Irkı: Aswang

Karakter Özellikleri:
Tezatlıklar, karşıtlıklar bütünleşmiştir Nyks’in bedeninde. Çekici, cezp edici bir kadındır, istediği an tüm ilgileri kendisinde toplayabilir. Cazibesinin farkındadır, istediği bir şey olduğunda bunu kullanır. Ancak bir dişiye göre oldukça sert yaradılışlı ve güçlüdür. Büyüleyici güzelliğine karşın kişiliğinde erkeksi özellikler ağır basmaktadır. Yalnız olmayı sever, kimsenin emri altına girmez. Kendi kurallarına göre yaşar hayatı, başkalarının da bu kuralları bozmasına izin vermez. Bir yere ya da bir kişiye bağlı olmak ona göre değildir, özgürlüğü, kaçamakları ve yolculukları sever o. Yenilikleri keşfetmek, eğlenmek ona göredir. Ancak eğlenceyi bile bir başkasıyla paylaşmaz, mutluluğu da acıları gibi yalnız yaşar. Zaten hayatı kaale almaz pek. İçkiye, sekse düşkündür, ama birlikte olduğu adamların bile kendisini tanımasına izin vermez. Bireysel yaşar, bireysel bakar dünyaya.

Örnek Rol Oyunu:

Gecenin koyu yalnızlığını örtünmüş, üşüyen yüreğini sıkı sıkıya sarmalamıştı. O; yalnızlığı kendine koruyucu seçenlerdendi. Acı aromanın dudaklarında bıraktığı uçucu tadın keyfini çıkartırken, zarif parmaklarının arasında okşarcasına tuttuğu, yumuşaklık hissini doyasıya yaşatan, kaygan yüzeyinin üzeri beyaz lekelerle dolu Küba Purosu’nun geçmişini düşünüyordu. Efsaneye göre; her puro bir kadının baldırında sarılır; kadının teri, ten kokusuyla harmanlanarak puroya sinerdi. Belki de onu bu kadar özel yapan şey, kokusunun delici cazibesinden başkası değildi; ciğerlere çekilemeyecek kadar yakıcı ve vazgeçilemeyecek kadar cezp edici. Kim bilir Euphoria’nın elindeki; hangi kadının el emeğiydi? Sabit bakışları purodan yükselen kurşuni dumandan kurtulunca derince iç geçirdi ve silkinerek Kübalı kadınlardan başka düşünecek bir sürü şey olduğunu hatırlattı kendine. Restorantın bitmek tükenmek bilmeyen işlerinden fazlasıydı üzerinde kafa yorması gereken. Ruhunda meydana gelen ani değişimleri irdelemek, korkunun kokusunu alınca yüzeye çıkan silik anılarını tekrar içine gömmek istiyordu.

Tutkunun ateşi onu eritiyordu; oysa o hala bilinmezliklerin eşiğindeydi; hiçbir zaman aralayamadığı kapıların ardındakileri görmekten delicesine korkuyordu. Yıllar yılı kölesi olduğu özgürlüğün, onu aşka teslim etmesi ihtimalini düşündükçe bedeni alev alıyor, sevginin esiri olması durumunda ne dimdik duruşunun, ne çelik iradesinin, ne de soğuk bakışlarının işe yaramayacağını hissediyordu. Zaaflarının verdiği endişe yetmiyormuş gibi, bir de yavaş yavaş onu ele geçiren hislerini dışa vurmak korkusuyla her adımına dikkat ediyor, Daniel'ın yakınında olmamaya özen gösteriyor, genç adamı görünce yumuşayıveren bakışlarını ondan başka noktalara kilitliyordu. Sonu gelmeyen hayat mücadelesinde elde ettiği her şeyin mahvolacağı korkusu yüreğini dağlıyordu. O; ne olursa olsun kimseye güvenmemesi, yalnız başına ayakta durabilmesi gerektiğini çok önce öğrenmişti. Ancak her ne kadar kendine itiraf edemese de; Daniel ile bakışları buluştuğunda hiç aklından çıkmayan bütün endişeleri, hareketlerini kısıtlayan zayıflıkları birden son buluyor, yerini sonsuz bir huzura bırakıyordu. Genç adamın cesareti, kendine güveni, olaylar karşısındaki fütursuzluğu o kadar etkileyiciydi ki; Euphoria onun yanında güvende olduğunu hissettiği için kendine hak vermeden edemiyordu. Dik omuzlarını pervasızca duvara yaslayıp, hiçbir şey umurunda değilmiş gibi gülümsemesi gözlerinin önünden gitmiyor; bu anın hatırasıyla sonsuza dek yaşayabileceğini düşünüyordu. Benliğini ele geçiren karmakarışık, yabancı hisler içinde delicesine savaşıyor, savaşıyor, savaşıyordu. Bir yanı zayıf yönlerini saklaması gerektiğini bağırıyor, diğer yanı duygularını hiçe saymamasını haykırıyordu. Euphoria; eninde sonunda bir karar vermesi gerektiğini biliyordu: Ya aklını seçip onun için yazılmış senaryoda oynamaya devam edecekti; ya da yüreğinin peşine takılıp kendi oyununu kendi yazacaktı. Hayatı boyunca yaşamak istediklerini hissetmişti; artık hissettiklerini yaşamak istiyordu. İşin kötüsü, bunu elde etmesinin önündeki tek engel kendisiydi. O; özgürlüğü bile çizdiği sınırların içinde yaşamıştı. Çizgiden öteye adım atabilecek; maddi kesinliklerle ördüğü dünyasını aşıp; hayal etmeye dahi korktuğu Daniel'lı ütopyasında yaşayabilecek miydi? Bunun cevabı, yine kendinde saklıydı.

Ancak o Daniel'ı istedikçe daha da derinlere çekiyordu onu bataklık. Eprimiş, çürümüş geçmişinin kokusuyla boğuluyor, çamurdan arındırmak istediği ruhuna sinen yapışkan renklerden kurtulamıyordu. Ne gözyaşları yetiyordu bu pislikleri temizlemeye, ne de azmi ve kararlılığı. Sonuç vermeyen çırpınışları gözlerinde derin izler bırakmıştı. Hayatın karşısında böyle dirençsiz düştüğü zamanlarda; ‘İşte böyle Euphoria,’ diyordu kendi kendine; ‘İşte böyle. En kötüsü de bu olmalı, sonu olmayan bir yolda yürümek, attığın her adımda ilerlediğin düşüncesiyle kendini avutarak.’ Sonra uzun bir dinginlik alıyordu bu güçsüz düşüncelerin yerini. Yaşamı sorguluyor, yaşamını sorguluyor, kendini sorguluyor; bir sonuca varamayınca; belki de onu tüm bu korkularından arındıracak olanın ‘yüzleşme’ olduğunu tekrarlıyordu boyuna. O ana kadar ayakta durabilmek için geçmişin karanlığında kaybolmak yerine, gücünü geleceğin ışığından almayı seçmiş, hayallerine ulaşabilmeyi hedeflemişti sadece. Ne sorgulayışlar vardı ortada, ne de cevapsız sorular. Bu durum sonunda boyun eğmekten öteye gitmeyen, kendisinden ne istenirse yapan, istediği her şeye ulaşmış, doyumsuz, mutlu olamayan bir kadın çıkmıştı ortaya. Ve o kadın yavaş yavaş anlıyordu ki, aslında tüm arzuları, hayalleri ve başarıları, ortak bir hedefte kilitleniyordu: İntikam. Elde ettikleri onun için amaç değil araçtı, belki de hepsi; bir zamanlar üvey kızına dokunup onun ürkek bakışlarıyla karşılaşınca coşkulu bir biçimde haz duyan István’a acı çektirecek birer silahtı. Fakat bilinçsizce planlanan yaşamında aniden beliren Daniel; düzendeki tüm dengeleri oynatmıştı. Artık tek bir amaç bağlamıyordu onu hayata. Sabahları kalktığında göreceği bir çift bal rengi göz mutlu olması için yeterli bir sebep, Daniel'ın kıvrılan dudaklarındaki yumuşak tebessümü seyretmek tüm acılarını unutması için geçerli bir mazeretti. Bütün bunlar genç kadını çarka çomak sokmaya zorluyor, korkuyla filizlenmiş umutlarını harekete geçiriyordu. Oysa Euphoria korkuyordu. Hoyrat ellerin dokunduğu bedeni ve hırpalanmış ruhuyla, hiçbir güç onu yenemeyecekmişçesine korkusuzca yaşayan bir adamın karşısında ne kadar dayanabilirdi ki? O; Daniel'ın yanında bir hiçti. Koskoca bir hiç.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.editboard.com
Jacinth
Necromencer, Lady
Necromencer, Lady
Jacinth


Mesaj Sayısı : 55
Kayıt tarihi : 03/06/09

N Y K S . Empty
MesajKonu: Geri: N Y K S .   N Y K S . Icon_minitimeSalı Haz. 09, 2009 3:33 pm

Onaylandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
N Y K S .
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Universum :: Yeni Bir Dünya :: Rp'ye Giriş :: Karakter Yaratma, Alımlar-
Buraya geçin: