Trestian Froud Thoresen

Karakterin;;
İsmi: Trestian Froud
Soyismi: Thoresen
Yaşı:120 ( 28 yaşında ısırıldı )
Irkı: Vampir


Karakter Özellikleri: Trestian aslen Norveçli'dir . Soyu eski ve köklü bir familya olan ve Dracula Devleti'nden sonra İskandinavya'nın lideri olan Novgorod damilyasına dayanır . Fakat kendisi neredeyse Novgorod olduğunu kabul etmiyecek şekilde familyasından uzakta ve familyasının göndermiş olduğu davetlere icabet etmemektedir . Fiziki özellekliklerine gelecek olursak yaklaşıl 1.90 boyunda , uzun siyah saçlara , bal sarısı gözlere ,kumral bir tene ve atletik bir vücuda sahiptir . Sınırsız yeteneklere ve vampir normlarının çok çok üzerinde güç ve yeteneklere sahiptir . Kendi iç dünyasında sakin bir yapıya sahip olmakla beraber yalnızdır . Tek dostu her gece rüyalarında gördüğü , karşılaşana kadar platonık bir biçimde aşık olacağı ve ileride karşılaşıp hayatına ortak edeceği hatta hayat arkadaşı olacağı shamandır. Çok tehlikeli yönlere sahiptir . Kısacası karşınıza düşman olarak çıkmasını istemeyeceğiniz biridir !

Örnek Rol Oyunu:


Trestian , Sabertooth familyası üyeleri tarafından uğradı saldırıyı atlatmış , familya üyelerinin bir kısmını tek başına katletmişti. Bunu başarmıştı belkide fakat ağır bir biçimde yaralanmıştı . Üzerindeki yoğun yorgunluk bulutları da buna dahil olunca kendını havada tutması çok güçleşiyordu zamanla . Gözlerini karartılar almaya başı dönmeye başladı . Gece yeni bir güne hamileydi adeta ... Çok zamanı yoktu . Kendı kafasında artık sonun geldığını kurguluyordu . Kendi kendine artık pek fazla zamanının kalmadığını düşünüyor ve kendını hazin sonuna hazırlıyordu . Hem bu şekilde ölmese bile , Gassoul Nomadic ( Sabertooth familyasının lideri ) peşine ya düşmüştü yada emicilerinden birini yollamıştı . Ve onu bulmaları an meselesiydi ...Artık gün ışığı duvarın dibinden tutulmuş ve duvardakı pürüzleri gölgeler halinde adeta betimleyen bir halde bulutları betimliyordu . Sonuyla yada Gassoul'un saldırılarıyla ölmese bile doğan güneşle beraber O da efsane olacaktı belkide... Ve birden bir damla gözyaşı döküldü bal sarısı gözlerinden ... Yaşamını düşünüyordu... Yapamadıklarını , elde edemedıklerını... Hiç aşık olmamıştı mesela ... Olamazdıda... O'nun bir tek aşkı vardı . O da hergün rüyalarında gördüğü o gök kuşağından elbiselerle O'na uzanan bir dişi...Vampir mi değil mi bilinmez ... Aswang mı ? Necromender mı ? Shaman mı ? Güneşten kopan sarı saçları , gökyüzüyle bütünleşen mavi gözleri vardı bu dişinin . Ve her rüyada hep aynı şekilde O'na elini uzatıyor ve düştüğü yerden tutup kaldırıyordu . Tam bu sırada kontrolunu yitirdi ve hızla aşağı doğru düşmeye başladı. Göz yaşları da düşmenin ivmasiyle önce yukarı doğru çıkıyor , daha sonra da onunla beraber adeta bir yağmur damlası gibiaşağı iniyor , O'na eşlikediyorlardı ... Ve tamda bütün bunlar olurken brden kendini karanlık bir yolun kenarındakı çalıların önünde , yolun kenarında buldu ... Göz yaşlarına hıçkırıklarıda eşlik etmeye başladı... '' Ne hazin ve zavallıca bir son ! '' dedi kendi kendine hırsla . Gözlerini açık tutmakta güçlük çekiyordu. Gözleri , gözyaşı akıtmaktan uyuşmuştu . Bu düşüş esnasında alt dudağının içine giren bir dal , dudağında derin bir yara açmıştı . Yaranın varmiş olduğu acı tüm dudağını uyuşturmaya yetiyordu zaten ...

Artık sonunun geldiğini hissediyordu ve bu hisle beraber tüm vücudu titriyordu . Ölmekten değil belkide fakat yaşamaya doyamamaktan yana üzgündü . Akan gözyaşları da bunun içindi zaten .Güneş doğmak üzereydi . Etraf aydınlandıkça , aydınlık artıkça , gözyaşı ve hıçkırıklarda aynı ölçüde artıyordu . Canı yanıyor , gözleri kararıyor fakat bunların hiçbiri O'nu yıldırmıyorken , yaşama olan tutukusu , hasreti ve özlemi O'nu içten içe üzüyordu . Ve artık...Son demlerini yaşayan bir vampirdi . Gece , hamile olduğu yeni günü doğurmak üzereydi . Yolun sonuna doğru bakarak , hergün gördüğü rüyayı anımsıyordu . Fakat bir fark vardı ki , o da rüyasını yaşadığı ana uyarlıyordu kendi zihnince... Baktığı yolun karanlık sonu aydınlanıyor , gök kuşağı elbiseli o dişi geliyor , O'nu elinden tutum kaldırıyor ve yanına alıp başka bir dünyaya götürüyordu . '' Öyle bir şey olsa ki , ölüm meleği yaşam zerrelerim teker teker çekerken vücudumdan O'nu da son kez görebilsem ! Son kez yanımda olsa ! O anda O da burada bulunsa ! '' Sesinde ki özlem ve hasret öyle yoğun duygu bulutlarına sahipti ki , peşilerinden hüznü de getiriyorlardı . Gözlerini artık açık tutamıyordu . Havalanıp ücra bir köseye , yada bir mağraya gidemiyordu . Kendi ağırlığını taşıyamıyordu . Bu bir vampir için utanç vericiydi . Gözleri kapandı ... Kapandığı sırada adeta gözlerinin içinde mor şimşekler çaktı . Evet... O da oradaydı . O'na hüzünle bir uzattığı , O'na ulaştıramadığı eline , bir gözlerinin içindeki engin derinliklere bakıyor , hatta o enginliğin içerisine dalıyordu . Tam bu sırada gözlerine vuran muthiş bir ışık Trestian'a can havli verdi . Çok kuvvetli bir ışıktı bu . Gözleri birden açıldı . Keskin kulakları sonkez de olsa çok uzaklardan gelen bir ayak sesini duyuyor, burnu sonkez de olsa çok hoş bir bayanın kokusunu alıyordu . Fakat ... Vampir değildi...Vampir olmaması bir tehlike olmadığını göstermezdi . İnsan da olabilirdi , Necromencer da ! Birden kendini savunma ihtiyacı duydu .Yapabildiğince kendini çalıların içine çekmeye çalıştı . Bu sırada bu bayanın kokusundan çok yaklaştığını sezebildi . Hızlı davranmaya çalıştı . Bu bayanın sesini duydu birden . Sinirliydi ve söyelniyordu . '' Lanet olası çapulcular ! Yolda tek gördükleri her bayanı insan zannediyorlar ! '' '' İnsan değil ! '' dedi birden . Fakat vampir de değil .Bu durumda geriye bir kaç seçenek kalıyor . Tam bu sırada bu bayan önünden geçerken birden bire yarasına dayanan ve adeta yarayı deşen bir dalın vermiş olduğu acıyla reflekse hareket ederek bağırdı '' Ahhh ! ''

Bayan bir den çalılara yönelip '' Kim var orda ? Çabuk çık oradan ! '' Sesi çok tehditgar ve katıydı . Trestian tüm gücüyle '' Yardım et ! '' dedi . Kendi de şaşırmıştı bu cümleye . Birinden hem de vampir olamyan birinden yardım istiyordu .'' Kalk ayağa ve bana kendini tanıt ! '' Yine aynı ölçüde tehditgar ve katı bir ses tonu ... Trestian '' Ka...Kal...Ka...Kalkamıyorum ! '' dedi acıyla . Bir sessizlik oldu . Trestian , birden kendini bu bayanın ayakları altında buldu . '' Shaman ! '' dedi içinden . '' Sen... Sen bir vampirsin ! '' dedi telaş , korku ve temkinli bir vaziyette . '' Evet ! '' dedi Trestian tekrar acıyla . Ve birden kafasını kaldıram isteği duydu . Yavaş yavaş bu bayana doğru bakarak ... Bu bayanın vücudunu ayaktan başlıyarak yukarı doğru süzdü yavaş yavaş . Birden duraksadı ... Beyninde şimşekler çakıyordu adeta . Rüyalarında gördüğü o dişi tam karşısındaydı . '' Sen.. Sen... Sen ! '' dedi ve birden bayıldı ...

Uyandığında hava henuz yeni kararmıştı . Kasvetli bir evdeydi . Fakat dizaynına hayran kalmıştı . İçeriden bir ses geldi '' En sonunda uyanabildin ! '' Ses tonunda sitem ile şaka karışıktı . Trestian '' Imhhh... Neredeyim ben ? Sen kimsin ? '' Bu yabancı bayan tebessüm ederek '' Merak etme emin ellerdesin . Fakat benim sana sormam gerekiyor burada soruları ! '' Sesi alaycıydı . '' Ne öğrenmek istersin ? '' dedi Trestian . '' Mesela kim olduğunu ! '' dedi bayan tuhaf bir ses tonuyla . '' Trestian Froud Thoresen'' diye bir cevap aldı fakat cevap verenin sesinde öylesine tuhaf bir heyecan vardı ki bu duruma akıl sır erdiremiyordu . Tam bu sırada aklından şöyle geçirdi '' Garip...Çok garip... Normal bir vampir gereğinden fazla soğuk kanlı ve sakin olur ! Bu emici... Çok heyecanlı ! '' Tam bu sırada Froud söze başladı . '' Heyecanı mı maruz görünüz . Ben normal bir vampirim . Hakkımda şüphe etmeyiniz ! '' Bu sözler karşısında şaşkınlığını gizleyememişti shaman . '' Nasıl olur ? '' dedi içinden . Aklındaki tüm düşünceleri okumuştu adeta . Tam bu sırada Trestian '' Bu da benim özel yeteneklerim arasında ! Düşünce okuyabilirim , bir kaç saat öncesini ya da bir olayın neticesini önceden görebilirim . Vampir normlarının çok üstünde güçlere ve yeteneklere sahibim ! Senin bir sonra ki hareketini tahmin edebilirm mesela ! '' Son cümlesinde '' Senin bir sonra ki hareketini tahmin edebilirim mesela ! '' derken sesi çok sıcaktı Trestian'ın . Fakat sesinde pisikopatca ve mazoşistce bir tavır vardı . Adeta arzularını kuma gömüyordu bu shaman karşısında . Uzaklara dalmıştı bal sarısı gözleri bir an .Ve birden bu shaman'a döndü ve '' Aslında...Şey...'' Birden duraksadı . Gözlerinde umudu , cesareti kırılmış , hüsrana uğramış bir ifade vardı . Shaman '' Aslında ne ? '' dedi ilgi ile . Trestian '' Saçma ve şaşırtıcı gelebilir size . Yanlış anlaşılmaktan korkuyorum ! '' dedi cesaretle. Bu cümleyi öyle bir söyledi ki kendisi bile şaşırdı buna . Shaman'ın ilgisi artmıştı . '' Beni son iki gündür yeterince şaşırtıyorsunuz zaten ! ''dedi sevimli bir tavırla . Bu sevimli tavır adeta Trestian'ın kalbinde hatta ve hatta tüm bedeninde , hayasızca parlayan bir umut güneşi doğuryordu . Bal sarısı gözleri parlıyor ve kendisini tebessüm etmemek için güçlükle zaptediyordu . Birden bal sarısı gözleri güneşi andırdı . Bu halde shamanın gözlerini içine baktı hızla . Bu bakışlar shamanın adeta buz bağlamış kalbini eritiyordu . '' Aslında...Sizi tanıyordum... Bu... Bu...Bu.. Çok saçma fakat sizi tanıyordum . Sizinle karşılacağımızdan emindim ! '' Shaman şaşkın bir vaziyette '' Nasıl emin olabildiniz ? yoksa beni takip ederek ... Bu yaralar ve diğer şeyler... Hepsi bir oyun mu ? '' Sesinde şaşkınlık ve hafif bir hiddet vardı . Fakat cümlesinin sonuna doğru sesine tutku hakimdi . Trestian yanlıs anlasılmanın verdiği bezginlikle '' Hayır ! Kesinlikle ! Ouff... Sizi her gece aynı şekilde rüyamda gördüm. Gökkuşsğından bir elbise ... Ve ... Ve güneşten kopan sarı saçlarınız ... Gökyüzünden ayrıştırılamayan mavi gözleriniz ... Elinizi uzatıp beni bulunduğuö yerden kaldırıyordunuz ! '' Gözleri dolu doluydu . Shaman ise şaşkın ve ağzı açık kalmıştı . '' Şi..Şii..Şimdi siz beni her gece rüyanızda bu şekilde mi gödünüz ? '' Şaşkınlıktan O'nun da göz bebeklerinin paraıltısı adeta hereketlenmişti , yerinde duramıyordu bu parıltılar . '' Evet ! Hergün ! Aynı şekilde ! Aynı rüyada ! '' Shamanın gözleri doldu . Başını yavaşca yere doğru eğerek , ellerinin arasına aldı . Mis kokulu , güzel , güneşten kopma saçlarını elleri yardımıyla geriye atarken '' Sizin vampir olduğunuzdan da şüphelenmeye başladım ! '' dedi alaycı ve durugun bir tavırla . '' Beni ne zannederseniz zannedin ama inanın bana ! Bu arada nacizane merağımı mazur görün . İsminizi öğrenebilirmiyim ? '' Shaman sıcak bir tebessümle '' Dorés ! '' dedi . Bu sıcak tebessüm , Trestian'ın kalbine adeta , ağzında akan sıcak kanın vermiş olduğu hissiyatı sundu . '' Aslında siz söylemem gereken başka bir gerçek var ! '' Dorés artık bu yabancıya karşı ilgili ve alakalıydı . İçinde nedenini bilmediği bir tanıma isteği uyanmıştı . Gözleri parlayarak , ilgi ve dikkatle '' Nedir o gerçek ? '' dedi . Trestian utangaç , mahsun ve tuhaf bir tavırla '' Sanırım...Şey...Ben..Ben o rüyalarımdaki bayana aşıktım ! '' Bu sözler Dorés'i aslında pekte şaşırtmamıştı ama yinede üzerinde bulunan şaşkınlık ve hoşnutlukla '' Bana mı ? '' diye sordu . Trestian koşulsuz ve yargısızca '' Evet ! '' dedi . Bu sözler Dorés'in kendinden geçirici şuh kahkahalar atmasına sebep olurken . Bir yandan da Dorés'in içinde sıcak çağlayanların akmasına neden olmuştu . Dorés'in kalbindekş buzdağı artık eriyordu . Trestian o anda duraksadı . Gelecekle ilgili birşeyler görmeye başladı . Bu metafiziki gerilim bittikten sonra çok sıcak ve kalp yakan bir tebessü hakim oldu yüzüne . Çünkü ileride onları bekleyen zorlu , tutukulu ve sonsuz bir aşkın yolunu tüm uzuvlarıyla görmüş ve hatta belkide bir nebze olsun yaşamıştı...